haziran ayının son haftasında EVS/AGH için Ayrılış Öncesi Eğitimine katıldım Ulusal Ajans'ın önderliğinde..
benimle birlikte 1 nisan başvurusunda projesi kabul görmüş toplamda 105 genç gönüllü bulunuyordu..
5 gün boyunca Ankara'da City Hotel'de rahat bir eğitim geçirdik. Tanışma faslı, ısınma oyunları, pançolar, oda arkadaşları -ki 414'tük biz-, vesaire vesaire derken bir çok yeni arkadaşlarla tanıştık, iyi de oldu..
özellikle oturumlardan birisinin konusu kültürlerarası öğrenme-çatışma'ydı..ve doğal olarak farklı bir kültür içerisine gidiyorduk hepimiz ve hepimizin gzihnine küçüklüğünden beridir çakılmakta olan, o kültürleri bir arada tutan öğelerin hemen hemen hepsi gideceğimiz ülkelerde farklılık gösteriyordu : Dil, Din, Irk, Cinsiyet..
bu oturumda da gittiğimizde bizim "tuhaf" karşılayıp, oralarda biraz daha saygı ve sevgi içerisinde karşılanan, ama ülkemizde hala bir tabu olan bir diğer konudan konuştuk : "eşcinsellik". üstelik benim projemin ana konusu da bunun üzerineydi..
aslında şimdi düşünüyorum da verilen tepkiler, çok da şaşırılmayacak cinstenmiş..(ozaman daha fevri ve duygusal bir tepki vermiştim)..çünkü -ve ne yazık ki- o kadar çok birileri var ki bu konuyu horlayan, aşağılayan, alay eden, yok sayan, ezen, öldüren sayıları binleri milyonları buluyor hem de, artık siz bunu horlayanları değil de en azından "ben saygı duyarım" diyenlere çok şaşırıyorsunuz..ve böyle insanları nimetten görüyorsunuz..Halbu ki aslında kendisine sığınılarak muhatabına istediğini söyleyen sonra da "ben katılmıyorum ama saygı duyuyorum" denilen bu sözün bile içeriği boşaltılmış bir haldeyken günümüz..
ve gerçekten size destek veren, samimiyetlerini hissedebildiğiniz insanlar, arkadaşlarınız, dostlarınız olduğunda işte onlar gerçek birer hazine oluyorlar..
işte bu oturumda da nahoş tepkiler, ön yargılar, ah o ön yargılar, söylentiler oluşmuştu grubumuzda ve ek bir oturumun daha yapılmasına karar vermişti eğitim sorumluları..
hepimiz konuştuk, ettik, oyunlar oynadık, hollandalı, gay, lezbiyen, yahudi, arap, roman olduk..sonra bunları tartıştık..sonra tartıştığımız şeylerin aslında "biz" olduğunu farkettik..ve umuyorum ki hepimizin aklındaki ön yargılar gitti.
o günden aklımda kalan sözler birimizin ağzından çıkan şu sözü olmuştu :
"bu ruh, bu beden, hepimiz aynıyız"